Murat Padak | Kişisel Web Sayfası

İslamı Ebû Hanife’nin, İmam Şafii’nin, İmam Malik ve Ahmed bin Hanbel’in üzerine yıkmak

İslamı Ebû Hanife’nin, İmam Şafii’nin, İmam Malik ve Ahmed bin Hanbel’in üzerine yıkmak

Hocam, bizim köylü pamuk ekiyor. Ama Şafii’de pamuğun zekatı yok. Bizim köylü de biber, karpuz, domates, patlıcan, soğan vb ekiyor. Hanifi mezhebinde ve Şafii’de bunlarda da zekat yok. Fıstıkta yok, fındıkta yok, balda yok. İmam Şafii öyle demiş, Ebû Hanife böyle demiş….

İslamın bütün problemlerini mezhep imamlarına çözdürmeye çalışmak kadar bir garabet yok.

Mezhep imamlarının yaşadığı dönemde karpuz, kavun, biber, soğan, maydanoz gibi sebze ve meyvelerin ticari bir değeri yoktu. İnsanlar yüzlerce dönüm araziye biber, karpuz, maydanoz, nane ekecek imkana sahip değildiler. Bu ürünleri ekenler lokal anlamda dar bir bölgeye kendi ihtiyaçları için ekiyorlardı. Haliyle bir kaç gün içinde tükenmezse bozulacağı için ticari değeri de yoktu. Bugün Şili’den Türkiye’ye üzüm geliyor, Türkiye’den Rusyaya domates gidiyor.

Mezhep imamları kendi dönemlerindeki tarımsal faaliyetleri göz önüne alarak tarla ürünlerinde zekatı hesaplarken genelde temel tüketim maddeleri olan buğday, arpa, mısır, nohut, fasulye gibi ürünleri ve kurutulup saklanabilen hurma, kuru üzüm gibi ürünlerden zekat verileceğini söylemişlerdir. Belki o dönemde radikal bir düşünce olan Ebû Hanife’nin görüşü olan topraktan çıkan yaş, kuru, hububat, sebze, meyve ya da pamuk gibi ne varsa hepsinden zekat verilmesi (öşür) gerektiğini söylemiştir. Belki bir çok mezhepte kabul görmeyen bu görüş Ebû Hanife’nin çağlar sonrasındaki bir problemi de çözmesidir.

Mezhepte esas fetva olmadığı için ya da Şafii olduğunu iddia ederek binlerce dönüm araziden elde ettiği pamuk, biber, karpuz vb. Ürünlerden zekat vermemek İslamı anlamamaktır. Farzı misal hiçbir mezhep imamı söylememiş olsun. Peki, binlerce dönüm arazisi olan biri karpuz vb ekiyor ama zekat vermiyor, öte yandan iki dönüm arazide buğday eken adam zekat veriyor. İslam bu mudur?

Zekat vermemek için mezhep imamlarının arkasına saklananlar İslamın bütün sorunlarını, problemlerini beş-on imamın üzerine yıkıyorlar.

Tıbbi konularda böyle, ekonomik konularda böyle, tarımsal konularda böyle, medeni hukukta böyle… İslamın bu gibi konularda fetvaları zamana, mekana, çağa göre değişikliğe müsaittir. Ama hâlâ göz damlasının fetvası hakkında mezhep imamının görüşü var mı, kasko konusunda mezhep imamı ne demiş, bireysel emeklilik konusunda mezhepte bir nakil var mı, organ nakli konusunda mezhebin müfta bih görüşü hangisi diye arayış yapanlar İslamı daraltanlardır. Buna hayvan kesme konusunda ortaya çıkan yeni kesim usullerini de ekleyebiliriz.
Belki en önemlileri arasında olan paranın değer kaybını talep etmeyi bile çözemiyoruz. Neden? Çünkü eski fetvalarda paranın değer kaybı yoktur diye fetva var. Buna şu garip fetvayı da ekleyelim. Kağıt paralar henüz yaygın değilken kağıt paradan zekat verilmez, kağıt paranın faizi yoktur fetvasını da ekleyelim.

İslamın bütün problemlerini Ebû Hanife’ye çözdürtmek İslamın fıkıh ruhunu anlamamaktır.

Murat PADAK
Şanlıurfa Diyanet Eğitim Merkezi Eğitim Görevlisi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz