İslam güzel ahlaktır
- Gazete Yazıları
- 10 Aralık 2021
- Yorum yaz
- 918 kez görüntülendi
İslam; inanç, ahlâk, ibadet ve muamelattır. İslam bunların toplamıdır. Bir kimse bunları yerine getirirse dört dörtlük Müslüman olur. Bunlardan birini eksik bıraktığı oranda Müslümanlığından ödün ya da taviz vermiş olur. Bunlar içerisinden en önemli ve en başta geleni ise inanç yani itikattır. Bir kimse Allah’a inanmıyor, ahirete inanmıyor, cennete ve cehenneme inanmıyor, hesaba çekileceğine inanmıyor, peygamberlere ve inanılması gereken diğer iman esaslarına inanmıyorsa bu kimsenin yaptığı ameller de boşa gidecektir. Şahıslar üzerinden örnek vermek doğru olmasa bile küfür üzerine, şirk üzerine ve dinsizlik üzerine ölürse yaptığı iyilikler de hayır hasenatlar da dünyaya ve insanlığa kazandırdığı buluş ve icatlar da ona fayda vermeyecektir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Kim inanmayı reddederse ameli kesinlikle boşa gider. O, âhirette de hüsrana uğrayanlardandır.” (Maide 5/5.) “Eğer onlar Allah’a ortak koşsalardı yapageldikleri iyi şeyler elbette boşa giderdi.” (Enam 6/88.) “İşte onlar, rablerinin âyetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa gitmiş olanlardır. Bu sebeple biz kıyamet gününde onların (dünyadaki) amellerine değer vermeyiz.” (Kehf 18/105.)
İslam bazılarının anladığı gibi sadece inançtan da ibaret değildir. İnanç, amellerin ve ibadetlerin kabulü için bir şart olsa bile tek başına yeterli değildir. Zira ahirette kişi iman edip etmediğinden hesaba çekildiği gibi, ahlâklı olup olmadığından, iyilik yapması gereken yerde iyilik yapıp yapmamasından, kul ve kamu hakkına riayet edip etmemesinden, ibadetlerini yerine getirip getirmemesinden de hesaba çekilecektir. Nitekim Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Müflis kimdir, biliyor musunuz?” Ashab, “Bize göre müflis, parası ve malı olmayandır” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Ümmetimin müflisi, kıyamet gününe; namaz, oruç ve zekât görevlerini yerine getirdiği halde, ona-buna sövmüş, iftira etmiş, şunun-bunun (haksız yere) malını yemiş, kanınım dökmüş, onu-bunu dövmüş olarak gelen kimsedir. Bu kişinin iyiliklerinin sevabından hak sahiplerine verilir. Borcu ödenmeden sevabı biterse, diğerlerinin günahları ona yüklenir, sonra da Cehenneme atılır” buyurdu. (Müslim, Birr, H. No: 59)
Yani bu kişi iman ettiği ve namaz kıldığı, oruç tuttuğu halde ahlâklı davranmamıştır. Kişi bundan da hesaba çekilecektir.
Bazı kimseler ise İslam’ı ibadetlerden ibaret sayarlar. Onlara göre temel ibadetleri yerine getirdin mi yeterlidir. Ancak bu da yanlıştır. Zira İslam namazdan ya da oruçtan ibaret değildir. Namazı emreden Allah, ahlâklı olmayı da emretti. Orucu emreden Allah, iftira etmemeyi de emretti. Komşuya iyi davranmayı da emretti. Anne babaya itaat etmeyi de emretti. Ahde vefa göstermeyi ve özüyle sözüyle bir olmayı da emretti. Hac etmeyi emreden Allah, kadınlara iyi davranmayı da emretti. Ölçü tartıya dikkat etmeyi de emretti. Peygamber Efendimiz’i Allah Teâlâ çok ibadet etmekle değil, çok güzel ahlâk sahibi olmakla methetmiştir. Peygamber Efendimiz iman etmenin de hakkını yerine getirmiş, ibadetin de hakkını yerine getirmiş, ahlâklı ve erdemli olmanın da hakkını yerine getirmiştir. Ama Allah Teâlâ onu şöyle anlatmıştır: “Sen gerçekten yüce ahlâklar üzerinesin.” (Kalem 68/4.)
İslam sadece ahlâktan da ibaret değildir. İbadeti yerine getirmeyip sadece ahlâklı davranmak da yeterli değildir. Zira ahlâk ne kadar kul hakkı ise ibadet de Allah hakkıdır. Bir kimse kendisini dindar görüyorsa itikadına baksın. İtikadı ne kadar doğru? Bidat ve hurafe ile iman karışmış ise bu inançta problem vardır. Kişi, ahlâkına da bakmalı. Ahlâkı ne kadar doğru? Ne kadarı Allah’ın istediği gibi. Yine ibadetine de bakmalı. İbadetlerini yerine getiriyor mu? Düzgün yapıyor mu? Başladığı ibadeti sürdürüyor mu?
Esas dindarlık; itikat, ahlâk ve ibadetin bir arada yaşandığı Müslümanlıktır. Gerçek Müslüman da budur. Rabbim bizleri Müslümanlığın hakkını veren kullarından eylesin!
Murat Padak
Henüz yorum yapılmamış.